kameralı chat rulet,chatraw sohbet sitesi

kameralı chat rulet,chatraw sohbet sitesi nden bahsedecegim...
Bugün sizlere kameralı chat rulet sohbet siteleri ve içerigi hakkında bilgiler verecegim..Daha yeni kurulan içerik olarak tasarım aşamasında olan Chatraw sitesidir.. Tasarlanırken öncelikle üye olmanız gereken site Chatraw kolay üyelik şartları çok basit olmalı. Farklı olmalı bir gelen üye olan kişi başkalarınıda yanında getirmeli...Farklı katagoriler olmalı mesela Chat Rulet gibi... Hem yazı yaz hem oyun oyna tarzında olmalı.. Tabi öncelikli olarak üye olanların ruletin nasıl bir oyun oldunu bilmeleri ve ögrenmeleride gerekli..Bunun için sizlere Rulet nedir onun anlatacagım..Sonrasında ise Chat Rulet hakkında bilgiler aktaracagım.. Rulet Nedir? İlk oynana , oyunun icad edildigi yer İtalya olarak bilinir ve Fransa’da geliştirilen ve bütün dünyaya yayılan eski bir kumahane oyunudur... Çiftçilerin kullandıgı disk biçimindeki yaldızlara demirleriyle; grafik sanatıyla uğraşan gravürlerin provalar yaptıgı sırasında bazı küçük düzeltme ve tesviyeler yapmak için kullandıkları çarklara; oymacılık sanatıyla uğraşanların tahtayı oymak için kullandıkları küçük dişli çelik disklere; terzilerin, postacıların. kişilerin kullandıkları çarka benzeyen delikli aletlerin hepsine rulet adı verilmektedir.. Canlı Chat Rulet Nedir? Kumarhanede oyun oynayan zevk düşkünü zatların yaptıkları bir heves degil bir tutkudur. Kumarhane sektörü son yıllarda en büyük sektörler arasında yer almaktadır. Ancak ülkemizde oynanması yasak oldugu için insanlar fazla bu sektörden kazanım saglayamamaktadır.... Ancak çok büyük kumar alışkanlıgı olanlar farklı ülkelere düzenlenen turnuvalara katılmak kaydı ile kumar oynama isteklerini karşılamaya çalışmaktadırlar...kameralı chat rulet,chatraw sohbet sitesi Kumarhaneler kendilerini geliştirerek oyun türleri günümüzde dahada çogaltmışardır.. Günümüzde internettende chat rulet oynamak mümkündür.. Bu oyun türlerinin çoklugu kumar tutkunlarını daha fazla keyif vermektedir... Aslın kumar tutku degil alışkanlıktır... Geçenlerde Serdar Ortaç bile açıklama yapmadımı? Çok büyük para kaybettim ama şimdi biraktım kumar oynamayı diye.. Şimdi kumarhane oyun türlerini bir inceleyelim..İlk oyun poker...Kayıtlarla oynanan bir oyun olması daha cazip gelmektedir.. Poker oyunu herkezin az çok bildigi insanların büyük tutkularla oynadığı bir kumarhane oyundur. Poker kadar tutulan başka bir kumar türüde canlı rulet oyunudur. Canlı rulet kumarı belkide içinizde ilk defa duyanlar kişiler olabilir. Bakılınca bu oyunda bir çok kumar oyunu kadar tutulan ve sevilen bir oyun turüdür.

haberv

[B]Notebook parcalari[/B] listesi

[B]Notebook parcalari[/B] şlemcinin Görevi “İşlemcinin görevi nedir?” Diye sorulduğunda birçok kişi net bir cevap veremese de işlemciyi bilgisayarın beyni olarak tanımlar. Bu tanımlama işlemcinin önemini kavradıklarını ifade eder. İşlemcinin anlaşılabilmesi için görevini net olarak tanımlamalıyız. [B]Notebook parcalari[/B] Bugün piyasada çeşitli işlemciler bulunmaktadır. Eğer işlemcinin bilgisayardaki görevini tam olarak bilmezseniz bu donanımda seçim yapmanız zorlaşacaktır. İşlemciyi anlamanız sizi hem mesleğinizde daha yeterli yaparken hem de bilinçli bir tüketici haline getirecektir. İşlemci Nedir? İşlemci bilgisayarın birimlerinin çalışmasını ve bu birimler arasındaki veri (data) akışını kontrol eden veri işleme (verileri değerlendirip yeni veriler üretme) görevlerini yerine getiren elektronik aygıttır. Veriler üzerindeki yaptığı işlemler temel aritmetik işlemleri kadar basit (örneğin 1+3 gibi) ya da çok daha karmaşık (bu değeri al ve ses kartına yolla ki böylelikle hoparlörden müzik dinleyebilinsin) gibi çeşitli seviyelerde olabilir. Aslında işlemciler sadece bilgisayarlarda bulunan bir donanım değildir. Tüm elektronik sistemlerde işlemciler bulunur. Örneğin otomatik çamaşır makinesi otomatik bulaşık makinesi; fabrikalardaki otomatik cihazlar televizyon. [B]Notebook parcalari[/B]İşlemci yerine mikroişlemci CPU (sipiu diye okunur - Central Processing Unit ) MİB (CPU’nun Türkçe karşılığı - Merkezi İşlem Birimi) µP (mikro processor-mikro prosesır diye okunur) isimlerini de sıklıkla kullanıyoruz. İşlemci = Mikroişlemci = MİB = CPU = µP İşlemciler klavyeden girilen tuşun ifade ettiği karakteri aynen ekranda gösterme şeklinde bir işlem yaptığı gibi; aldığı verileri değerlendirip yeni veriler de üretebilir. Örneğin hesap makinesinin işlemcisi girilen rakamlar üzerinde istenilen işlemi uygulayarak yeni sonucu ekranda gösterir. İşlemciler bilgisayarda yönetici konumunda çalışır. İnsan beyninin tüm vücut organlarını sinir sistemi vasıtasıyla yönetmesi gibi işlemciler de kontrol sinyalleriyle sisteme bağlı tüm birimlerin çalışmasını düzenler ve yönetir. 1971 yılında Intel firması binlerce transistörü silikon çip üzerine yerleştirip işlemcinin boyutlarını küçültmesiyle birlikte daha önce sadece büyük şirketler ve üniversitelerin kullanabildiği bilgisayarlar iyice küçülmüş ve evlere girmeye başlamıştır. [B]Notebook parcalari[/B] Mikroişlemciler milyonlarca transistörden oluşmaktadır. Elektrik sinyalleri bunların üzerinden akar. Bilgisayarın yaptığı tüm işleri toplama çıkarma çarpma ve bölme gibi işlemler bu sinyaller vasıtasıyla gerçekleşir. Devrede elektrik sinyalinin olması “1” elektrik sinyalinin olmaması “0” ile ifade edilir. İşlemci bu işlemleri en basit sayma sistemi olan ikilik düzen yani 0 ve 1 sayılarını kullanarak yapar. Komut işlemveri vb. kavramların ikili sayı sistemi ile ifadesine makine dili (makine kodu) denir. Mesela “A” harfi ikilik sistemde “01000001” ile ifade edilebildiği gibi mavi gibi bir renk de ikilik tabandaki sayı gruplarıyla ifade edilir. Aynı şekilde bir ses veya görüntü kaydı da yine buna benzer ikilik sayı grupları ile ifade edilirler. Bu “0” veya “1”in bilgisayarda kapladıkları alana bit adı verilir.

Maria Sibylla Merian Özgeçmişi

Maria Sibylla merian 2 Nisan 1647 yılında Frankfurt'ta dünyaya gelmiştir. Botanik ressamıdır. Bitki gravürlerinden oluşan üç koleksiyonu 1675-1677 ve 1680 yıllarında yayınlanmıştır. Maria Sibylla Merian pek çok böceğin yaşam döngüsünü incelemiş ve detayları kayıt altına almıştır. Tırtılın yaşam döngüsünü ve bu dönüşüm esnasında yediği besinleride yine kaydetmiştir. Merian'in ölümünden çok kısa süre sonra eserleri Amsterdam'da Büyük Petro tarafından görülmüş ve büyük bölümü St. Petersburg'da bulunan akademik koleksiyonlara eklenmiştir.

Radyo Dinle Radyoyo Yararları

Radyo Dinle Radyoyo Yararları Sesiİletişim Araçları - Radyonun Olumlu Yönleri Nelerdir? Radyonun Yararları Nedir? atmosfer içindenİletişim Araçları - Radyonun Olumlu Yönleri Nelerdir? Radyonun Yararları Nedir? Hertz dalgaları aracıyla çok uzaklara ulaştırılan alet. Radyoya ses dalgalarını elektrik dalgaları haline çevirir; ya da elektrik dalgalarını atmosferden derleyerek ses dalgaları haline koyar. Bugünkü Radyo Dinle Radyoyo radyo alıcıları radyo yayınlarını yapan istasyonların dinlenmesi için gerekli bütün elemaları oldukça küçük bir hacim içinde toplamışardır

Radyo dalgaları nasıl olusur

Bilimin yüyıllardır ışık üzerine yaptığı araştırmalar ve sonuçlarına karşın; hâlen gizemliğini kaybetmemiştir.Çözülmemiş bir bulmacaya benzetilebilir. Işıksız bir ortamda sağlam bir göz bile âdeta körelmiş gibi olur. Işık, cisimleri görülebilir hale getirir. Ayrıca cisimlere farklı açılardan yansımasıyla renkler meydana gelir. Johann Wolfgang Von Goethe' nin dediği gibi "Renkler ışığın hareketi ve kaderidir." Bugün çoğu insan için ışık, bir elektrik düğmesini açıp ampülden çıkan aydınlık anlamına geliyor. Fizik kitaplarında ise ışık elektromanyetik dalgaların bir bölümünü oluşturur. Biraz daha yakından incelendiğinde ışığın bir ilüzyonda farklı bir şey olduğunu görmek mümkündür. Işığın gerçek anlamını hâlen bir bilmecedir.Tekâmülün bir tezahürüdür. Işık bilim adamlarının dediği gibi " Dalga- Parçacık- Dualizm " 'ni taşıyan tek bir şey mi? Yunanlı filozof Pythagoras ( M.Ö. 570 - M.Ö. 496) ' a göre görmemizi sağlayan neden, her nesnenin kendisinden gönderdiği çok ufak parçacıkların göz sayesinde yakalanmasıydı. Onun öğrencisi olan Empedokles ( M.Ö. 483 - M.Ö. 420) ise başka türlü bir sonuca varmıştı.Empedokles' e göre gözden "Ateşimsi " bir ışın çıkar ve bu bizim var olan bütün eşyaları görmemizi sağlardı. Platon ( M.Ö. 428 - M.Ö. 347) ' a göre ise görmemizi sağlayan iki etken vardı. Birincisi nesnelerden çıkan "Dışsal ışık" , diğeri ise gözümüzden dışarı çıkan "İçsel ışık". Bu iki ışın ile görme gerçekleşiyordu. Aristoteles ( M.Ö. 384 - M.Ö. 322) daha önceki filozofların düşüncelerine katılmayıp ortaya yeni bir fikir attı. Işık, evreni dolduran ve çok ufak olan "Pellucid" adlı maddenin hareketi sonucu ortaya çıkıyordu. Aristoteles' in ışık kuramı ortaçağ bitene kadar kabul edilmiştir. İlk olarak Isaac Newton (1643 - 1727)' un ortaya çıkardığı Optik bilim dalı ile, ışığın bilimsel olarak incelenmesine başlandı. Newton da Ortaçağ filozoflarının yaptığı gibi, ışığı iki bölüme ayırdı : "Fenomensel ışık (Fizik alanında geçerli olan) ve "Nominal ve potansiyel ışık (Tanrısal ve ilahî ruhu taşıyan). Ancak 20 y.y.' da Albert Einstein tarafından en modern ve önemli bir soru soruldu :" Acaba madde ile ışık arasında birbilerine karşı bir dönüşüm sağlanabilir mi ?" Newton fiziksel ışığın oluşumunu partiküllere bağlıyordu.Tıpkı bundan 2000 yıl önce yaşamış olan Pythagoras gibi o da, ışığın çok küçük ışıldayan parçacıklardan oluştuğuna inanıyordu.Çağdaşı olan Hollandalı fizikçi Christian Huyges (1629 - 1695) ve İsveçre' li matematikçi Leonhard Euler (1707 - 1783) da Aristoteles' in ışık kuramına inanıyorlardı.Bu iki bilimadamı ışığın dalgalar şeklinde hareket ettiğini buldular. Newton' dan sonraki yıllarda "Dalga - Parçacık" tartışması, bilim içinde pek dikkate alınmamıştı. Ama ta ki 1801 yılında Thomas Young' un deneyleri sonucu ortaya çıkarıldığı "Girişim Prensibi" ne kadar.Bu deney, ışığın yanyana bulunan iki ince yarıktan geçirilmesi ile yapılır. Aydınlık ve karanlık ışın çizgilerin oluşturduğu şekle "Girişim Deseni" denilir. Bu girişim desenini oluşturan maddeye Young "esir" adını vermişti. Esir bütün uzayı dolduran ve onun hareketi sonucu ışık dalgaları oluşturan bir maddedir. Young ' un "Girişim Prensibi" ne çağdaşı olan Henry Brougham karşı çıkıyordu : "Anlamsız bir teori, Young' un deneyleri sonucu çıkardığı ilkelerden hiçbir şey beklenmemesi gerekir." Diğer taraftan Fransız Frensel (1788 - 1827) 'in incelemeleri sonucu ışığın karakterislik yapısı bulunmuştur. 19. yy ' ın ilk yarısında çeşitli ülkelerde yapılan deneyler sonucu ışığın tarifi belli bir yere kadar yapılabilmişti.O tarihlerde bu sonuçlar çıkarılmıştı : " Esir çok ince bir maddedir ve bütün evreni doldurur.Tıpkı bir geminin denizde yüzmesi gibi, gezegenler de uzayın içinde yüzüyor. Işık dalgaları ise Esir' in hemen yanında refakat eder. Duruma göre bazen önünden, bazen arkasından takip eder ve bazen de etrafında döner. Ama ışık sabit bir hıza sahiptir." 1887 ' de Albert Michelson ve Edward Morley' in ortaklaşa yaptıkları deneyler sonucu ışığın temel yapı taşının ne olduğunu bulamadılar.Ama ışığın sabit bir hıza sahip olduğunu buldular : 299792458 m/s. Diğer bilimadamları bu deneylerin sonuçlarını çaresiz olarak kabul etmek zorunda kaldılar. Einstein o yıllarda yapılan araştırmalar ile ilgili olarak şu sözleri söylemişti : "Işığın gerçekliğinin bulunması için yapılan herşeye rağmen, insan bu bilgi öğrenmesi için acizdir kalmıştır. En iyisi esir kavramını bırakıp, bir daha o kavramı ağzımıza hiçbir zaman almamak." Ayrıca şu açıklamayı da yapmıştır : (1) " Uzaydaki ışık hızının, ya da başka bir şöyleyişle, esirdeki ışık hızının,saniyede 300.000 km olduğunu biliyoruz. Elektromanyetik alan, kaynağından bir kez çıktıktan sonra bağımsız bir varlık gösteren enerji taşır. Şimdilik, mekanik yapıda bir esirin birçok güçlük çıkardığını bile bile, şuna inanmayı sürdüreceğiz. Esir, içinde elektromanyetik dalgaların ve dolaysıyla da ışığın, yaydığı bir ortamdır." O yıllarda yapılan araştırmalar sonucu "Dalga - Parçacık" ikilemini çözülmüş gibi görülüyordu. Ama bir dalga her zaman bir dalga; bir parçacık her zaman bir parçacıktır. Buna bir örnek daha verebiliriz.İnsan her zaman bir insan; balık her zaman bir balıktır.O zaman denizkızları nedir? Birçok farklı mitolojide deniz kızlarından bahsedilir. Ama kimse onları görmedi. Aynı şekilde hiçbir bilimadamı "Dalga parçacığı" nın da var olduğunu ispatlayamadı. 1917' de Einstein "Hayatımın geri kalan kısmını, ışığın ne olduğunu bulmak ile geçireceğim" Fakat ölümünden dört yıl önce (1951) şu demeci vermişti : "Elli yıl boyunca bir ışık kuantasının ne olduğunu anlamak ile geçti. Ama yine de ona yaklaşamadım." " Esir Problemi" de bu güne kadar çözülemedi. Hep, temizlik yaparken tozun halının altına atılması gibi unutulmak istendi. Burada oluşan çıkmazın nedeni şuydu : Fizikte dalga, bir maddenin salınımı olarak tarif ediliyor. Maddeleri oluşturan parçacklar esnek bir şekilde hareket edebildiklerinden dolayı, hareketini diğer komşu atomların parçacıklarına nakledebiliyorlar. Radyo Dinle Radyoyo...Suda oluşan dalgalar da bu şekilde oluşur. Su molekülleri arasında bir çekim kuvveti (Koheziyon) olduğundan dolayı daima beraber bulunmak isterler. Dışsal bir kuvvet uygulandığında ise beraberce bir salınım oluşururlar. Bir taraftan yukarıda da açıklandığı gibi (parçacık teorisi) Michelson-Morley deneyleri, önemli bulgular ortaya koymuştur.Ama bir taraftan da parçacıkların birer dalgacık karakterine sahip olduklarını bildirmişlerdir. Örneğin çift yarık deneyinde ışık bir girişim deseni oluşturur ( ışık bir dalga gibi hareket ediyor). Burada Elektron-Pozitron çifti ışığa ve ışık da Elektron-Pozitron çiftine dönüşüyor. Deney sonucu olarak şu söylenebilir "Işık ve madde dalga şeklinde kendini gösterir." Madde, enerjinin bir çeşitidir. Belki de donmuş bir enerjidir, tıpkı buz ile su arasındaki ilişki gibi. Bu ilişkiyi insanın aklı kabul edemiyor. Ama bilim için, madde ile enerji arasındaki bu ince bağlantı için bir formül bile var. Albert Einstein' nin ünlü formülü E=mc2 . Bu formüle göre büyük bir enerji sonucu, az madde; az bir madde ile büyük bir enerji elde edilebilir. Bunun örneğini Hiroşima' ya atılan atom bombasıyla bütün dünya görmüştür. Michelson ve Morley' in dediği gibi dünya bir esir denizi içinde yüzmüyor; dünya kendi salınımı ( titreşimi) sayesinde esir denizi içinde ayakta kalabiliyor. Hatta Michelson ve Morley ( ayrıca onların kullandıkları ölçü cihazları), dünya ile salınım içindedir. Amerikalı kuantum fizikçisi Arthur Zajonc " Işık ve Şuurun Ortak Tarihi" adlı kitabında şu sözler yer alıyor : "Maddesel bir esir yoktur. Bu kavram materyalist düşüncenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır." Yine ayni eserde " Eğer ışığın bir dalga olduğunu söylersek, bir soru akla geliyor : Bu salınımı sağlayan etken nedir ? Örneğin su dalgalar ve ses dalgaları salınımlar sonucu oluşur. Ses ve su dalgaları hava ile iletilir. Peki ışık dalgalarının taşınmasını sağlayan ortam şey nedir ? Bana göre bu sorunun cevabı olan ortam, maddesel bir tabiatın içinde değildir. Bu sözlerle birdenbire materyalist olarak düşünen doğabilimi metafiziksel söylemlerle dolu bir uçurumun içine yuvarlanır. Radyo Dinle Radyoyo Burada birkaç soru geliyor hemen aklımıza : Maddesel olmayan "Esir" içindeki ışık ve maddesel dalgalarının salınımını sağlayan güç nedir? Nereden geliyor? Kim veya ne onun harekete geçmesini sağlıyor? Bu güç düzenli bir enerji olmalı, çünkü uyardığı dalgalar da düzenli bir form oluşturuyor. Elektronların hepsi ayni hacme ve yüke sahiptir. Peki bu düzenliliği sağlayan güç nedir veya kimdir? Neden bazı ortamlarda ışık-dalgası, ışık-parçacıkları gibi davranıyor. Bu soru hâlen çözümlenememiştir. Işık dalgaları çift yarık deneyinde, birer ışık- dalgaları olarak davranacaklarını nasıl biliyorlar? Fotonlar birbirleri ile nasıl iletişim kurdukları ise ayrı bir muamma olarak kalmıştır. Örneğin birbirine zıt doğrultuda iki ışık kaynayı düşünelim. Bunların birisinden çıkan bir fotonun hareketi, öteki ışık kaynağından çıkan fotonun hareketini etkiler. Radyo Dinle Radyoyo Fotonlar ışık ile hareket ettiklerine göre birbirleri arasındaki iletişimin hızı, ışık hızından büyük olması zorunludur. Ama nasıl anlaşıyorlar? Belki de telepati ile (Foton telepatisi) ! İtinalı ve özenle çalışan bilmin içine sihir mi girdi yoksa? Şimdi ise daha da ilginç bir olay geliyor karşımıza : Bilimadamlarının yaptığı en son çalışmalar sonucu bazı özel ortamlarda elektromanyetik dalgaların, ışık hızından daha da hızlı gidebilceklerini bildiriyorlar. Eğer bu teorik düşünce, pratiğe uygulanabilirse fiziğin temel direği olan "Rölavite Kanunu" büyük bir sarsıntı ile yıkılabilir

Spor kluplerine vergi affi yok

Basında geçen hafta sıkça yer alan Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi"Spor kulüplerine vergi affı geliyor" haberlerine Maliye Bakanı Mehmeş Şimşek'ten yalanlama geldi. Konuya Twitter'dan açıklık getiren Şimşek, "Sevgili dostlar, futbol klüplerine vergi affı konusunda Maliye Bakanlığı'mızın bir calışması yok. Konu şu an için gündemimizde değildir" diye sosyal medyadaki takipçilerine paylaşımda bulundu. Vergi affı kosunda 3 ayrı tweet atan Şimşek, 2. tweetinde ise şu ifadelere yer verdi: "Prensip olarak vergi uyumunu bozan ve kamu vicdanını yaralayan mali afları doğru bulmadığımı ifade etmek isterim." '75 MİLYON VATANDAŞIN HAKKI..Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi.' Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, futbol kulüplerine vergi affı konusunda Twitter'da son noktayı ise şu ifadelerle koydu: "Kamu alacakları yapılandırılacaksa da 75 milyon vatandaşımızın hakkı olan vergileri reel değeri üzerinden almalıyız." Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi

CHP'den AK Parti'ye kredi

Kılıçdaroğlu, barışa umutla baktıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "AKP'nin geçmişteki kötü siciline rağmen umudumuzu koruyoruz. Bunun için çıkar hesapları yapmadan, Türkiye'nin çıkarları bağlamında, insanımızın çıkarları bağlamında ele alınıp çözülmesi gerekiyor" dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, CHP Parti Meclisi, toplantısı öncesinde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, konuşmasında terör konusuna değinerek, çözüme vurgu yaptı. "Türkiye yeni hayal kırıklıklarını hak etmiyor. Bu toplum barış istiyor, bu toplum huzur istiyor. Anneler çocuklarını rahatlıkla askere göndermek istiyor" diyen Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunun için biz barışa umutla bakıyoruz. AKP'nin geçmişteki kötü siciline rağmen umudumuzu koruyoruz. Bunun için çıkar hesapları yapmadan, Türkiye'nin çıkarları bağlamında, insanımızın çıkarları bağlamında ele alınıp çözülmesi gerekiyor. Buradaki tek önemli kıstas samimiyet. Sorunu çözmede samimi olacaksınız, 'ben bu sorunu çözmek istiyorum' diyeceksiniz. Demokrasisi sağlıklı çalışan bir ülkede, demokrasinin vazgeçilmezi ana muhalefet partisine bilgi verilmesi. Demokrasinin çok önemli bir kuralıdır. Samimi olarak bu sorunu çözmek istiyorsanız çözüm araçlarını paylaşmaktan çekinmeyeceksiniz, korkmayacaksınız." "MISIR'DAKİ SAĞIR SULTAN BİLE DUYDU" Hükümetin terör politikasını eleştiren Kılıçdaroğlu konuyla ilgili şunları kaydetti: "10 yılda bu hükümetin terör konusunda karalı ve tutarlı bir politika izlemediğini herkes biliyor. Mısır'da ki sağar sultan bile duydu. Biz çok iyi niyetlerle söylemler geliştirdik. 'Bu sorunun çözüm adresi TBMM'dir' dedik. Orada oturacağız, konuşacağız. Ortak aklı kullanacağız. En sağlıklı görüşün bu olduğunu da her yerde söylüyoruz. Sayın Başbakan'a bazı önerilerim var. Haberleri büyük bir dikkatle izliyoruz. Önerim şu;'Açık ve dürüst bir politika gütmek gerekiyor bu sorunu çözmek için. Türkiye'nin en hassa, en can yakıcı konusu günlük kaygılara, seçim kazanmaya hesaplarına alet edilmemelidir. Bu çok tehlikeli bir süreç olur. Geçmişte yaşananların faturası daha sonra çok daha ağır olur." "4 TEMEL İLKE VAR" Terör sonunun çözümünün, seçim araçlarının bir parçası olarak görülmememsi gerektiğine dikkat çeken Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu nedenle dikkat edilmesi gereken 4 temel ilke var. 1 samimi olacaksınız, 2 gizli kişisel bir ajandanız olmayacak, 3 millete izah edemeyeceğiniz, açıklamayacağınız angajmanlara girmeyeceksiniz, 4 ana muhalefet partisine veya millet bilgi vereceksiniz. Bunları yapmazsanız bu sorunu çözemezsiniz. Biz en temel sorun konusunda, en samimi yaklaşan parti biziz. Bu ülkede kan dökülmesini istemiyoruz. Akılla mantıkla, tarihsel birikimle bu sorunu çözebilir. Biz Adalet ve Kalkınma Partisi'ne yeni bir kredi açıyoruz, çözün sorunu. Biz üzerimize düşen her şeyi büyük bir sorumlukla yapıyoruz. Toplumun her kesimi ile kaynaşıyoruz. Her kesimine ellimizi uzatıyoruz. Onların kafalarında ki ön yargılarını silmek istiyoruz. Çünkü bir bu ülkenin temellerinde harcı olan bir partiyiz. Bütün siyasi partiler kayboldu ama biz hala varız." 'YERSEN BUNU VERİYORUM' Konuşmasında asgari ücret zammına da yer veren Kılıçdaroğlu, "Asgari ücrete yapılan zam yılın ilk yarısında sadece 33 TL. Sadece bir simit parası" dedi. Kılıçdaroğlu sözlerine şöyle devam etti: "Hani Türkiye çok hızlı büyüyordu? 49 milyarlık özelleştirme yapıldı. Neden ve nasıl oluyor da 10 milyon vatandaşımıza gelir artışı sadece simit parası. Bunun üzerine asgari ücretle geçinen yurttaşımın düşünmesini istiyorum, 'sana verilen paya bak, birde dön kendine bak'. Hükümet asgari ücrete zammı 2 taksitle yapıyor. Ama vergiye gelince peşin. Yeni yılda iğneden ipliğe her şeye zam geldi.Burada ki garip tablo; 733 lira biçiyorsunuz, 'bununla geçineceksin' diyorlar. Neymiş 'en az 3 çocuğun olacak' diyorlar. Asgari ücretle bile çalışmak için milyonlar kapıda bekliyor. Ekonominin özü kaynak paylaşımıdır. Politikayı da buna göre belirlersiniz. Vatandaştan topladığınız paraları nereye harcadığınızın hesabını verirsiniz. Türkiye'de demokrasi sürekli ivme kaybediyor. Bundan önce parlamentoda Sayıştay raporu gelmeden bütçe görüşülseydi kıyamet kopardı. Demokrasi tepki verme rejimidir. Bunun için mücadele edilecek tek bir kale vardır, oda CHP kalesidir. Asgari ücretliye simit parası, 'yersen bunu veriyorum'. Neden asgari ücretliye bir simit parası, öbürüne villa parası? Ekonominin gücü üretmekten geçer. Üretirseniz, saygınlığınız olur, işsizliğiniz azalır, bilimden yana tavrınız olur. "BEN SÖYLERKEN UTANIYORUM" Konuşmasında sanayi üretimine dikkat çeken Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti: "Sanayide müthiş kan kaybetmişiz. Başkaları bizi geçmiş. Siz en büyük 10 ekonomi arasına girmek istiyorsanız katma değeri yüksek üretim yapmak zorundasınız. Eğitim politikanızı değiştirmelisiniz. Bir bakan çıkmış, 'üniversitelerin fizik bölümüne ne gerek var, pastacı yetiştirsinler" diyor. Elin oğlu uzaya gidiyor. Nasıl bir siyaset adamıdır bu kişi. Hiç mi bilim okumadı bu kişi? Ben söylerken utanıyorum. Elin parasıyla büyüyen bir ekonomi sağlıklı değildir. Bir masa bir sandalye atıyorsunuz. Bir masa bir sandalyeyle paradan para kazanıyorsunuz. Bu dönem bitmek zorunda. Sanayiden para kazanmak zorundayız. Yeni bir ekonomi programına, teşvik politikasına ihtiyacımız var. Dünya ilerledi biz geriledik. Eğer işsizlikle mücadele edeceksek yeni bir ekonomi politikasına ihtiyacımız var. Geliri hakça paylaşan bir ekonomiye ihtiyacımız var."

Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
Türkiye’de Online Çiçek Göndermede Lider Çiçekçi
YANLIŞLARIN FATURASI KUŞAKTAN KUŞAĞA AKTARILIR" Kılıçdaroğlu, konuşmasında Suriye konusunda da açıklamalarda bulunan Kılıçdaroğlu, "Barışı sağlamaya çalışan bütün çabaların arkasında olacağız. Çünkü barış herkesin bir başkası ile konuşmasa da aynı ortamda saygı içinde oturması demektir" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:"O yüzde barışı sadece kendi ülkemizde değil bütün dünyada istemek zorundayız. Eğer siz komşunuzun evi kundaklarsanız, orayı yakmaya kalkarsanız, o yangının bir süre sonra sizin evinizi de saracağını unutmamalısınız. Türkiye bugüne kadar dış politikasında hiçbir zaman komşularının iç işine doğrudan müdahale etmedi. Tam tersine bir yerde yangın varsa o yangını sağduyuyla hoşgörü ile durmaya çalıştı ve saygınlık kazandı. İlk kez bu topraklar komşusunu kundaklayan bir siyasal iktidara tanık oldu. Bunun faturası ağır. İç politikada kavga ederiz ama barışırız. Dış politikadaki yanlışların faturası kuşaktan kuşağa aktarılır.

ingiltere vizesi ingiltere vizesi- ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi