Atletico Madrid Osasuna macinin iddaa yorumu 13 kasim 2010

Madrid derbisinde çok kötü bir görüntü çizen Atletico Madrid, Osasuna’yı ağırlayacak. Hücumdaki üretkenliğiine rağmen istikrarsız bir görüntü çizen Atletico, bu sezon hücum zenginliğini de kaybetti.

Yıldız oyuncularının kötü performansı da sonuçlara yansıyor. Konuk Osasuna son dönemde toparlanma sinyalleri verse de Vicente Calderon’da fazla şansa sahip değil.

Tahmin:TG 2-3, 1,75

Bursaspor Trabzonspor İddaa yorumu 13 kasim 2010

Bursaspor - Trabzonspor İddaa yorumu 13 kasim 2010
Bursaspor'un son haftalarda duran toplar dışında gol bulmakta çok zorlandığını söyleyip duruyoruz. Bu serbest vuruşları en etkili bir şekilde kullanan Ali Tandağon'ın da sakatlanması ile gol yollarında daha da zorlanacaklarını düşünüyorum. Trabzonspor ise son bir kaç maçtır düşüş içersinde. Colman'ın da bu maçta oynasa bile sakatlık problemi nedeniyle pek etkili olmayacağını varsayarsak, hücum organizasyonlarında zorlanacaklardır. Ayrıca iki takımın da yenilmemek işerlerine geleceği için 2.5 gol altına yönelmenizi tavsiye ediyorum.

X ışınları X ışınları nedir

X ışınları ,X ışınları nedir ,X ışınları nasıl oluşur sorusuna cevap buradadır..

''Gözle görülmeyen, doğru çizgi halinde yayılan, mıknatısın etkisi altında kalmayan ışınlara verilen ad.l Ünlü Alman fizikçilerinden Roentgen tarafından 1896 yılında Geissler tüpleri ile yapılan bir deney sırasında bulunmuştur.l Roentgen, bu tüplerle deney yaptığı sırada, masada bulunan bir billurun flüerörans hale geldiğini görmüştür.
''Deneylerini ilerletmiş, aynı olayın, tüple billur arasına siyah bir kâğıt konması halinde de devam ettiğini görmüştür. Roentgen X ışınları adını verdiği bu ışınların, katot ışınlarının cama çarpması ile meydana geldiğini ve cam yerine bir maden kullanılması halinde daha iyi sonuç alındığını görmüştür.l
''Özellikle tıpta kullanılması ile büyük faydalar sağlayan X ışınları ile kemiklerin ve iç organların filmlerini çekmek imkânı sağlanmış, böylece, tıpta geniş ölçüde ilerlemeler olmuştur.l
vizyon

Zayıflama Haplarını Kullanmadan Önce Yapılması Gerekenler

Günümüzde piyasada bulabileceğiniz çok değişik türde zayıflama hapları mevcuttur. İştahı kontrol eden haplar, hormonal yapıda değişikliklere sebeb olan zayıflama hapları vb.

Farklı durumlarda kullanılması gereken farklı zayıflama haplarını tercih ederken çok dikkat edilmelidir. Kişinin seçiminden ziyade hekim kontrolünde alınması gereken ilaçların aşırı dozda kullanılması ciddi problemlere yol açabilir.

Öncelikli olarak bir beslenme uzmanı tarafından eldeki veriler değerlendirilerek hastanın durumu ortaya konulmalı ve duruma en uygun ilaçlarla takviye edilen bir diyet-egzersiz programı uygulanmalıdır.

Beslenme uzmanı eşliğinde yapılan kontrollerinizi müteakip zaıflamak için güvenle Lida‘ yı kullamabilirsiniz.

Doğal Maskeler Diğer Bakım Maskeleri Nasıl Yapılır

Doğal Maskeler Diğer Bakım Maskeleri Nasıl Yapılır
Muz Maskesi: 1 tane büyük muzu soyup iyice ezin.2 kaşık yoğurt veya balla Cilt Bakımıkarıştırıp yatmadan önce yüzünüze sürün. Kuruyuncaya kadar bekletip ılık suyla yüzünüzü yıkayın.

Cildi Nemlendirmek İçin: 100 gram yağsız keremin içine biraz tarçın yağı, biraz portakal yağı koyup iyice karıştırın. Yatmadan önce yüzünüzü ve boynunuzu limonsuyuyla temizledikten sonra bu kremden sürün.(Nemlendirici olarak hergün kullanabilirsiniz.)

Şeftali Maskesi: Kabuğu ve çekirdeği çıkartılmış 1 şeftaliyi çatalla ezin. 1 yumurtanın beyazı ve 1 tatlı kaşığı limon suyuyla karıştırıp temizlenmiş cilde sürün. 20 dakika bekledikten sonra sulandırılmış süt ile cildinizi yıkayın.

Erik Maskesi: Olgun yani içi sarı hale gelmiş 1-2 adet eriğin çekirdeğini çıkardıktan sonra ikiye bölün ve yüzünüze yumuşak hareketlerle sürün. biraz bekledikten sonra yüzünüzü kuru bir pamukla silin. Daha sonra yüzünüzü papatya suyuyla yoksa normal suyla yıkayıp yumuşak bir havlu ile kurulayın.
Sivilce ve Aknelerden Kurtulmak İçin

Hiç değilse haftada bir günü kendinize ayırın. Hem dinlenin hem de güzelleşmenin keyfine varın. Telefonun fişini çekin. En sevdiğiniz kaseti çalın. Kanapeye uzanıp kafanızdaki tüm düşünceleri silip kendinizi müziğin ritmine bırakın. Siz gevşedikçe ve içinizdeki stresi attıkça cildiniz de gevşeyecek ve nefes almaya başlayacaktır. Cildiniz artık beslenmeye hazırdır. Mutfağa gidin ve buzdolabının kapağını açın. Cilt tipinize uygun ya da cilt sorunlarınıza çare olacak malzemeyi alıp maskeyi hazırlayın.

Doğal maskeler, ani etkili olup cildi nemlendiriyor, tazeliyor ve kırışıklıkları gideriyor. İçerdikleri maddelere göre ciltteki işlevleri de değişiyor. Kimi yağlı ciltlere iyi gelirken, kimi kuru ciltlere nem kazandırıyor. Ancak dikkat! Cilt tipinize uygun olmayan maddeleri içeren bir maske, cildinize zarar verebiliyor. Örneğin; kuru ciltliyseniz limon ve greyfurt gibi turunçgillerden uzak durmanızda yarar var.
Kızarıklık sorunlarına ahududu

Probleminiz: Cildinizde dolaşım sorunları var. Kılcal damarlarınız zaman zaman hiç de estetik olmayan görüntülere yol açıyor. Sivilceler ve yer yer kızarıklıklar ortaya çıkıyor.

Ne yapmalısınız? Öncelikle kan dolaşımını hızlandıran sebze ve meyveleri araştırın. Frenküzümü, ahududu, böğürtlen ve çilek gibi meyveler bu konuda can simidiniz olabilir. Ayrıca içerdikleri bol A vitamini sayesinde cilde pürüzsüz ve kadifemsi bir görünüm kazandırırlar.

Size uygun maske: 1 avuç dolusu çilek veya ahududuyu bir kâseye alın. Püre halinde ezip cildinize sürün. Ancak cildiniz kuru ise çilek püresine 2 çorba kaşığı süt kreması ekleyip karıştırın ve temizlenmiş cildinize uygulayıp 10 dakika bekletin. Yıkayıp kurulayın.

Çileğin özellikleri: Çilek, bol C vitamini içerdiği için vücudun ve cildin bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Toksinlerin atılımını kolaylaştırarak vücudu temizliyor. Ayrıca bağırsakları yumuşatarak kabızlığı gideriyor.
Yağlı Cilde Limon

Probleminiz: Cildiniz aşırı yağlı. Üstelik yer yer parlıyor ve gözenekler genişlemiş. Bu durumda yağ dengesini düzenleyen bir maske uygulamalısınız. Limon bu konuda yararlı olabilir.

Ne yapmalısınız? Her sabah uyandığınızda ayna karşısına geçin ve cildinizi dikkatle inceleyin. Büyük bir olasılıkla yeni bir sivilce ile karşıla şaabilirsiniz. Yağlı cilt, sivilce ve aknelere davetiye çıkarabiliyor. Bu durumda antiseptik ve sıkılaştırıcı etkili olan limon ile maske hazırlayın.

Size uygun maske: 2 limonun kabuğunu soyup kabuklarını 2 çorba kaşığı suyun içinde 3 dakika bekletin. Robotta püre halinde ezin ve canlandırıcı maske olarak kullanın. Temizlenmiş cildinize pamukla sürüp birkaç dakika bekleyin. Ilık suyla yıkayıp havlu ile kurulayın ve ardından günlük nemlendiricinizi sürün.

Limonun özellikleri: Sıkılaştırıcı ve mikropları öldürücü özellikler içeren limon, bol su içerdiği için toksinlerin vücuttan atılımını sağlıyor. Böylece cilt pürüzsüz bir görünüme kavuşuyor. Zengin C vitamini deposu olduğu için cildi dış etkenlerden koruyup cilt hücrelerinin yenilenmesine katkıda bulunuyor.
Kuru cilde marul

Probleminiz: Sürekli stres hali ve yoğun çalışma temposu cildi olumsuz yönde etkileyerek kuruluğa sebebiyet verebiliyor. Önlem alınmazsa ilerleyen dönemlerde cilt, mat bir görünüme kavuşuyor ve erken kırışıklıklar sözkonusu olabiliyor. Kuru cilt diğer cilt tiplerine oranla daha çabuk yaşlanıyor.

Ne yapmalısınız? Sağlıklı, taze ve ışıltılı bir cilt istiyorsanız öncelikle maksimum düzeyde bir nemlendirme sağlamalısınız. Bu nedenle bol su içeren tüm meyve ve sebzeler cildinizin dostu olabilir. Bizim önerimiz marul ya da kıvırcık salata. Her ikisinin de içerdiği su miktarı cilde ihtiyacı olan nemi sağlayacaktır.

Size uygun maske: Birkaç marul yaprağını kaynar suya batırıp 2 dakika bekletin ve soğumaya bırakın. Yaprakları temizlenmiş yüzünüze ve boynunuza uygulayın. 20 dakika bekleyip yüzünüzü ılık su ile yıkayın. Havlu ile tampon yaparak kurulayın.

Marulun yararları: Marul bol su içerdiğinden vücuttaki toksinleri atıp temizliyor, zengin A vitamini sayesinde cilde pürüzsüzlük kazandırıyor. C vitamini ile de cildi güçlendirip olumsuz dış etkenlere karşı koruyor.
Yıpranmış cilde üzüm:

Probleminiz: Cilt bir takım olumsuz etkenlerden dolayı yıpranmaya ve erken yaşlanmaya başlıyor. Özellikle sonbahar aylarında ani değişen havalar cildi fazlasıyla etkiliyor. Bu dönemlerde cildi tazelemek ve kış mevsiminin zararlarından korumak için ölü hücrelerden arındırılması gerekiyor.

Ne yapmalısınız? Bu durumda sadece nemlendirici kullanmak yeterli olmaz. Belli aralıklarla peeling yani ölü hücrelerin temizlenmesi işlemini de uygulamalısınız. Üzüm, bu konuda derdinizin çaresi olabilir. Üzüm, içerdiği maddeler sayesinde cildi derinlemesine temizlerken, kan dolaşımını da düzenliyor.

Size uygun maske: Üzümlerin kabuklarını soyun. Çukur bir kaseye alıp çatalla ezerek püre haline getirin. Fazla suyunu süzün ve posasını temizlenmiş cildinize dairesel hareketlerle masaj yaparak sürün. 20 dakika bekleyip yıkayın.

Üzümün yararları: Ölü hücreleri temizlemenin yanı sıra selülite de iyi geliyor. Cildin su tutmasını engelliyor. Zengin içeriği ile toksinleri atan üzüm, bağırsak ve böbrekleri çalıştırıyor, bol enerji veriyor ve cildin yaşlanmasını geciktiriyor.
Yorgun Cilde Muz

Probleminiz: Çalıştığınız ortamda yoğun hava kirliliği sözkonusu ise ya da sigara tiryakisi iseniz ve gece hayatınız varsa bu durumdan en çok etkilenecek yerlerden biri de cildinizdir. Cilt, dış etkenlere karşı savaşamayacak kadar güçsüz hale geliyor ve yorgun bir görünüme kavuşuyor.

Ne yapmalısınız? Yorgun cilt soluk renklidir, kırışıklıklara davetiye çıkarır. Hiç değilse haftada bir kez zengin potasyum kaynağı olan muzla bir maske uygulayın. Muzun içeriğindeki yorgunluk giderici etkiler cildi dinlendirerek tazeliyor ve ışıltılı bir görünüme kavuşmasını sağlıyor.

Size uygun maske: 1 muzu çatalla ezerek püre haline getirin. Temizlenmiş cildinize masaj yaparak sürüp 15 dakika bekleyin. Ilık suya batırılmış pamukla cildinizi temizleyin. Ilık suyla yıkayıp havlu ile tampon yaparak kurulayın.

Muzun yararları: Muz yüksek tansiyon, yorgunluk ve kramplara karşı etkili olan potasyum açısından çok zengin bir meyve. Bol enerji verip, idrar söktürücü özellikler içeriyor. Ayrıca A ve C vitaminleri içeriyor. Bu nedenle yorgun cildin en yakın dostudur.
Kırışık Cilde Kivi

Probleminiz: İlerleyen yaş, düzensiz yaşam tarzı ve olumsuz dış etkenler cildin direncini kaybetmesine ve kırışıklıkların oluşmasına neden oluyor. Önlem alınmazsa ciltte hızlı yaşlanma başlıyor ve cilt soluk bir renge bürünüyor.

Ne yapmalısınız? Cilde kadifemsi bir yumuşaklık ve ışıltı kazandırmak, kırışıklıkları hafifletmek için ekstra bakım uygulamakta yarar var. En zengin C vitamini kaynağı olan kivi yaşlanmayı durdurabiliyor. Yaşınız 25′in üzerinde ise kivi maskesini haftada bir kez uygulayın.

Size uygun maske: Birkaç kiviyi soyup çatalla ezerek püre haline getirin. Suyunu süzüp posasını temizlenmiş yüzünüze ve boynunuza masaj yaparak sürün. 20 dakika bekleyip ılık suya batırılmış pamukla silin ve ılık suyla yıkayıp havlu ile kurulayın.

Kivinin yararları: Kivinin portakal ve limon gibi turunçgillerden daha fazla C vitamini içerdiğini biliyor muydunuz? Kivi de ayrıca bol miktarda magnezyum bulunuyor. Anemi ve mide problemlerine etkili olan kivi, bağırsakları yumuşatıyor ve toksinlerin atılımını sağlayıp vücudu temizliyor.
Pürüzlü Cilt İçin Fesleğen

Probleminiz: Cildiniz pürüzlü ve yaşlı görünüyor. Sık sık lekeler ve sivilceler de ortaya çıkıyor. Eğer özenli bir bakım uygulamazsanız yüzünüzdeki kırışıklıklar artarak derinleşebilir.

Ne yapmalısınız? Bu konuda taze ya da kuru fesleğen imdadınıza yetişebilir. Fesleğen, temizleyici ve canlandırıcı etkisiyle hücreleri yenileyerek cildin elastikiyetini artırıp ışıltılı bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Haftada 1 veya 2 kez fesleğen maskesi uygulamanızda yarar var.

Size uygun maske: 1 avuç kuru fesleğen yaprağını bir çay fincanı kaynar suya atın. 1 çorba kaşığı süt tozu ilave edip ılınmaya bırakın. Süzüp cildinize dairesel hareketlerle masaj yaparak yedirin ve temizleyici olarak kullanın. Özellikle kuru ciltler için çok yararlı bir doğal temizleme ürünü.

Fesleğenin özellikleri: Saçlarınız mı dökülüyor? Özelikle taze fesleğen kullanmanızı öneriyoruz. Saç dökülmesini yavaşlatıyor. Bir demet fesleğen yaprağını yarım litre suda kaynatıp süzün. Ilınınca bir şişeye alıp ağzını kapatın. Her yıkamada saç diplerinize friksiyon yaparak uygulayıp saçınızı yıkayın.

Vertigo Nedir ,Vertigo Özellikleri

Genel anlamda baş dönmesi ve hareket duygusunun yitirilmesi demektir. Ancak tansiyon düşmesi ile ilgili baş dönmeleri bu kapsamda değildir. Vertigodan kastedilen labirentit, iç kulak iltihabı, meniere hastalığı gibi durumlarda olan baş dönmesidir. Korkuya bağlı baş dönmesi de vertigo kapsamında yer alır.
Baş dönmesi, nöroloji kliniklerinde sık karşılaşılan şikayetlerden birini oluşturuyor. Çoğu zaman altında önemli bir hastalık bulunmayan ve kendiliğinden düzelen bir belirti olarak ifade ediliyor. Ancak bazen çok ciddi nörolojik bir hastalığa da işaret edebiliyor. Vücudumuzun mekandaki pozisyonundan haberdar olmayı ve dengemizi sağlayan bazı mekanizmalar var. Göz, iç kulaktaki denge organı, kas ve eklemlerden kalkan uyarılarla sürekli baş ve vücudun diğer kısımlarının birbiriyle ve mekandaki yerleri hakkında beyne bilgi geliyor. Bu mekanizmalarda bozukluk olunca denge bozukluğu veya baş dönmesi ortaya çıkıyor. Baş dönmesi sık karşılaşılan bir şikayet. Ancak hastalar çok farklı şeyleri baş dönmesi olarak ifade edebiliyor. Vertigo, hastanın kendi bedeni veya çevrenin etrafında gerçekten dönmekte olduğunu zannetmesiyle gelişen bir tablo. Bu şekilde bir dönme hissi olmadan ortaya çıkan vertigo ise yalancı vertigo(dizzness) olarak tanımlanıyor.
Belirtileri neler?
Vertigo çok şiddetli olduğunda hastalarda gözlerde sıçrayıcı hareket, bulantı ve kusma, ayakta duramama şeklinde belirtiler de olabiliyor.
Nedenleri: Vertigo; iç kulak, denge siniriyle ilgili hastalıklar, beyin sapı ve beyinciği tutan hastalıklarda görülebiliyor.
Meniere hastalığı: iç kulakla ilgili bir rahatsızlık. Hasta dakikalar veya saatler süren ataklar halinde tekrarlayan vertigodan yakınıyor. Bu sırada ayakta duramıyor, en ufak baş hareketiyle şiddetli vertigo gelişiyor. Genelde bulantı, kusma ve kulak çınlaması eşlik ediyor. Atakların tekrarlaması hasta olan iç kulak tarafında işitme kaybına neden oluyor.
İyi huylu tekrarlayıcı Pozisyona bağlı vertigo:
İç kulakla ilgili bir rahatsızlık.Başın belli bir pozisyonunda ortaya çıkan, vertigo ve gözde sıçrayıcı hareketlerle karakterize iyi huylu bir hastalık olarak nitelendiriliyor. Saniyeler içinde gelip geçiyor, başın aynı pozisyona getirilmesiyle tekrar başlıyor.
Diğer nedenler:
Beyin sapı- beyincik birleşme bölgesinden denge siniri geçiyor. Bu bölge tümörlerinde vertigo, kulak çınlaması, giderek artan işitme kaybı olabiliyor. Beyin sapı ve beyincik damar tıkanma ve kanama durumlarında da baş dönmesi gelişebiliyor. Ancak bu durumlarda birçok bölge fonksiyonunu kaybettiği için kafa sinirlerinin çoğunda tutulum, bir taraf kol-bacakta felç gibi nörolojik bozukluklar görülebiliyor.
Multiple Skleroz hastalığında beyin sapı ve beyincik, göz tutulumları olabiliyor ve vertigo, dengesizlik gibi şikayetler yapabiliyor. Oturma kalkma sırasında gelişen tansiyon düşüklüğü, çeşitli kalp hastalıkları, ağır kansızlıklar ve metabolik bozukluklar vertigo yapabiliyor uzmanlara göre. Boyun kemiklerinde bozulmalar ve kireçlenmeler bu kemiklerin içinden geçen ve beyin sapı ile beyinciği besleyen damarları sıkıştırarak vertigo yapabiliyor. Uzmanlara göre, bazı psikiyatrik rahatsızlıklarda da tekrarlayan vertigo şikayeti olabiliyor.
Yaşlı ve birçok hastalığı olan (özellikle diabet gibi) kişilerde sürekli yalancı vertigo ve dengesizlik şikayetleri ortaya çıkabiliyor.
Tanı nasıl konuyor?
Vertigo tanısı konulması için bir dizi tetkik gerekiyor. Hastanın vertigosunun gerçek olup olmadığının anlaşılabilmesi için ayrıntılı sorularla öykü alınıyor. Ardından dikkatli bir nörolojik muayene yapılması gerikiyor. Beyin görüntülemesi istenecekse beyin magnetik rezonanslı(MR) görüntüleme tercih ediliyor. Çünkü MR beyin sapı ve beyin sapı-beyincik birleşim yerini, iç kulak yapılarıyla ilgili iltihabi durumları daha ayrıntılı gösteren bir tetkik. Gereken durumlarda kulak-burun-boğaz(KBB) muayenesi ve odiyometrik(işitme ilgili) testler yapılıyor. Rutin kan tetkiklerine bakılıyor. Başka bir çok hastalıkla ilişkili olduğu yönünde şüphelenilen hastalarda ileri incelemelere başvuruluyor.
''Nasıl tedavi ediliyor?
Vertigo beyin damar hastalığı, MS, beyin tümörü, boyun kemiklerinde kireçlenme gibi hastalıklarla ilişkili ise bu hastalıklara yönelik özel tedaviler uygulanıyor.
''İç kulakla ilgili vertigolarda genelde tedavi hastanın şikayetlerini hafifletmeye yönelik uygulanıyor. Kulak Burun Boğaz tarafından uygulanan bazı özel baş manevraları da tedavide kullanılıyor. Sık tekrarlayan vertigo atakları olan hastalar için çeşitli tedavilerle atak önleyici tedaviler oluşturulmaya çalışılıyor..

Hormon bozukluğu belirtileri

Polikistik over rahatsızlığı adet düzensizliği, kıllanma, istenmesine rağmen hamile kalamama biçiminde belirtileri olan bir çeşit hastalıktır. Bu belirtilerin bazısı ya da tamamı birarada bulunabilmektedir. Hastalığa yumurtalıklarda yer alan aşırı kist neden olmaktadır. Bu halde de yumurtalıkla normal olanın 2-5 katı büyür.
Hastalığın meydana geliş sebebi net olarak bugün maalesef bilinmemektedir. Beyinde yumurtalıkları uyarıcı hormon salgılayarı hipotalamus, hipofiz gibi üst merkezlerle yumurtalıkların ilişkisi de artık bozulmuştur. Hipotalamusun salgıladığı hormona hipofiz bezi aşırı cevap vermekte ve luteinizan hormon salgısı artmaktadır. Ssöz konusu hormon yumurtalıkları uyararak çok fazla erkeklik hormonu salgılamakta ve yumurtalıklarda normal yumurta gelişimi olmamaktadır. Bunun neticesinde bu kadınlarda luteinizan hormon ve erkeklik hormonları testosteron yükselmektedir. Yumurtlamanın akabinde salgılanan progesteron hormonuysa yumurtlama olmadığı için, normal biçimde salgılanamamakta ve kanda düşük oranda bulunmaktadır. Estrogen hormonu ise normal düzeyde salgılanmaktadır. Tüm bunlara ek olarak süt salgılatan hormon prolaktin de polikistik overli hastaların 1/3’ünde yüksek oranda vardır.gbhb
Polikistik over hastalığı hormonlar arasındaki dengenin bozulduğu ve bunun bir kısırdöngüye dönüştüğü bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkışını kolaylaştıran bazı etkenler söz konusudur, bunlar genetik eğilim ve şişmanlıktır. Aslında şişmanlığın hastalığın ortaya çıkış nedeni mi, yoksa hastalık sonucunda mı oluştuğu kesin değildir. Ancak polikistik over hastalığı bulunan kadınların yaklaşık yarısının şişman olduğu bir gerçektir. Şişmanlarda yağ dokusunda erkeklik hormonu üretimi daha fazladır ve bu durum hastalığın ilerlemesine katkıda bulunur.
Polikistik overli hastaların büyük çoğunluğunda seyrek adet görme ya da hiç adet görememe gibi şikayetler vardır. Hastaların %90’ında erkeklik hormonu artışına bağlı kıllanma ve ciltte yağlanma vardır. Polikistik overli hanımların yaklaşık yarısında kilo fazlalığı söz konusudur.
Polikistik overli bir kadında tedavinin ilk basamağını kilo verme oluşturmalıdır. Gerek diyet gerekse egzersiz yardımı ile kilo verme ile adetler düzene girip, yumurtlama sağlanabilir. Daha önce ilaçlara yanıt vermeyen bir hasta kilo verme sonrası ilaçlara yanıt verir duruma gelebilir.asd
Çocuk isteği olmayan, adet düzensizliği ve kıllanma yakınması olan bir kişide hem adetleri düzene sokmak, hem de kıllanmaya karşı genellikle doğum kontrol hapları kullanılır. Bu amaçla kullanılacak doğum kontrol haplarının progesteronlarının, erkeklik hormonuna karşı etkilerinin olması tercih edilir. Yine kanama bozukluklarına karşı sadece progesteron içeren ilaçlar da kullanılabilir.d

Kıllanmaya karşı ise sıklıkla kullanılan ilaçlar siproteron asetat ve spironolaktondur. Bazen bu iki ilacın birlikte kullanılmasından da iyi sonuçlar alınabilmektedir. Tedaviye en az 6 ay devam edilmesi gereklidir.hf

Tedavi ancak yeni kıl oluşumunu engeller, eski kılların ortadan kalkmasını sağlamaz.Mevcut kılların yok edilmesi için elektroliz, lazer veya epilasyondan yararlanılabilir.h

Çocuk isteği olan kadınlarda ise kullanılacak ilaçlar hem düzenli adet görmeyi sağlar, hem de yumurtlama ve gebe kalmayı kolaylaştırır. Bu amaçla tercih edilen ilk grup ilaç klomifen sitrat olup, adetin 3-5. günlerinden itibaren kullanılır. Klomifen ile hastaların %75’inde yumurtlama, 50’sinde ise gebelik elde edilebilmektedir.

Polikistik over hastalığı için kullanılan cerrahi tedavi yöntemi laparoskopidir. Laparoskopi ile her yumurtalığa 10 civarında delik açılarak minik kistler patlatılmaktadır. Bu tedavi ile hormonal kısırdöngünün kırılması ve yumurtlama sağlanabilmektedir. Ancak laparoskopi, ilaçla tedaviye yanıt vermeyen veya aşırı yanıt veren hastalarda kullanılması gereken, son tedavi seçeneği olmalıdır. Polkistik over hastalığı olanlarda tüp bebek yöntemi ile gebelik elde etme ihtimali yüksektir

Mastürbasyon nedir

Mastürbasyon nedir ,Mastürbasyon hakkında
Mastürbasyon kelimesi latince ”masturbare=(elle bozmak )” fiilinden türemiştir. Günümüzde kullanımı; kişinin (kadın veya erkek) kendi kendine cinsellik yaşaması veya cinsel doyuma ulaştırması için yaptığı eyleme denir. Daha modernize bir açıklama ile ; bir cinsel tepki üreten istemli kendi kendine uyarım olarak tanımlanabilir. Mastürbasyon hayal gücünün veya fantezinin sonsuz kullanımı ile gerçekleşir,kişi bu sırada kendisini ve karşıdakini dilediği gibi düşünür ve sonsuz bir güce sahip olur, bu yüzden de hiç bir cinsel eylem bu sınırsızlıkta ve mükemmellikte gerçekleşmez. Bu da ilk cinsel eylemlerde bazen hayal kırıklığı yaratabilir. Ama hiç bir düşünce de tensel dokunmanın veya hissetmenin ve de sevginin yerini de tutamaz.
Mastürbasyon zararlımıdır
Eğer kişinin sosyal yaşantısını, normal seksüel ilişkilerini bozacak düzeyde değil ise zararsızdır. Kişi eğer bir seksüel partneri varsa o olmadığı zamanlarda mastürbasyon yapabilir ama bunun sayısı ve sıklığı partnerine olan arzusunu etkilemeyecek şekilde olmalıdır. Eğer kişinin düzenli seks partneri yoksa veya hiç partneri yoksa, arzu ettiği sürece, hissettiği sıklıkta mastürbasyon yapabilir.
Mastürbasyonun kadında veya erkekte hiç bir fiziksel (bedensel) kötü tesiri yoktur, aksine rahatlamayı ve gevşemeyi sağlar. Ayıp değil bir gerekliliktir.Toplumda söylenen diğer her şey tamamen uydurmadır- yok sivilce yapar, gözleriniz kör olur, ileride çocuğunuz olmaz, kızlarda adet düzenini bozar, erkeklerde ileride sertleşme sorunu yaratır gibi söylentiler ve bilgiler ve buna benzer her şey tamamen uydurmadır.
Dilediğiniz yer ve zamanda tabi ki başkalarının haklarına (kişisel veya kanuni) saygı duyarak, kimseye zarar vermeden mastürbasyon yapabilirsiniz. Bu sizin hakkınız ve bedensel özgürlüğünüzdür..
Mastürbasyon sizin için kaçınılmaz bir olay , bir tutku haline gelmişse, normal cinsel ilişkiye tercih ediyorsanız, veya normal seksten partnerinizden zevk alamayıp mastürbasyona yöneliyorsanız bir cinsel tedavi merkezine baş vurup bu alışkanlığınızı veya tercihinizi değiştirmek için öneri ve tedavi almalısınız.
Mastürbasyon konusunu biraz yaşa ve cinsiyete göre ayırırsak; Genç erkeklerde özellikle cinsel hayatı olmayan gençlerde, mastürbasyon neredeyse bir zorunluluk halindedir, bunun nedeni ise: Sperm (meni – er suyu) üretimi devamlıdır ve hiç durmaz, üretilen spermler bir kesede toplanır ve boşaltılmaya hazır beklerler, arkadan da devamlı sperm üretimi olur ve bu keseye boşalır, bu kesenin bir hacmi, bir kapasitesi vardır, bu hacim dolunca cinsel istek artar, yoğunlaşır eğer ilişki veya boşalma gerçekleşmezse kasıklarda ağrı, aşırı cinsel istek başlar, bazen kese o kadar dolmuştur ki büyük tuvalet yaparken veya ıkınırken vücut içi basınç arttığından bu sırada penisten sperm akar veya idrar sonrasında sümüksü bir akıntı olarak penisten gelir (bu boşalma değildir ve zevk vermez sadece sperm akar). Eğer kişi boşalmaz veya ilişki kurmazsa belli bir süreden sonra ki bu süre kişiden kişiye değişir( 4 ila 15 gün), erkek uykuda boşalır ve keseyi boşaltarak arkadan gelen spermlere yol açar. Hamamcı olduk veya rüyacı olduk deyimi buradaki boşalmaya bağlı yıkanma gerekliliğinden gelmiştir. Erkeklerdeki cinsel arzu kontrolsüzlüğü de devamlı üretilen sperm ve onun boşaltılması isteği sonucu olup bayanların erkeklerde anlayamadıkları duygusuz cinsel istek bundan dolayıdır.
Erkeklerde uyarı ve doyuma ulaşma daha çok penisin etrafının kavranma hissinin tatmini ve özellikle penisin baş kısmında bulanan zevk hücresi diye isimlendirilen sinir uçlarının sürtünmeye ve karşıdan gelen basınca karşı taşıdıkları hislerden oluşur. Erkekler genelde elleriyle cinsel organlarını okşayarak mastürbasyon yaparlar, bunun için elleri kuru olabilir, genelde kayganlaştırıcı bazı maddeler; tükürük, krem, sabun (sabunun penis içine kaçtığında acıya yol açacağı unutulmamalıdır) kullanılır. Gene erkekler mastürbasyon yaparken penislerini başka cisimlere sürerek de veya kavrama hareketini sağlayıcı bir takım boşluklara penislerini sokup çıkararak yaparlar. Veya sertleşmiş penise su tutarakta mastürbasyon gibi çeşitli yöntemlerde kullanırlar. Son zamanlarda ülkemizde de satılan yapay vajina benzeri araçlarda erotik malzeme satılan dükkanlarda bulunmakta ve kullanılmaktadır. Kısaca kişiye zevk veren her şey bu amaçla kullanılabilir.
Kadınlarda ise; bakire olanlar veya olmayanlar olarak değerlendirmeliyiz çünkü toplumumuzda bekaret hala önemli bir konu olarak kabul edilmektedir . Kadınlarda mastürbasyon erkeklerdeki kadar fiziksel dokunma gerçekleşmeden düşünce bazında da gerçekleşebilir. Sadece göğüslerine dokunarak dahi mastürbasyon yapabilirler. Fiziksel istek kasık bölgesine yayılan sıcaklık orada bir basınç hissinin duyulmasına ve klitorise dokunulmasının ihtiyacı ve vajen içinde doldurulması gerekli bir boşluk hissi ile ortaya çıkar. Vajende ki boşluk hissi daha önce cinsel ilişkiye girmemiş bayanlarda çok az veya yoktur.Cinsel ilişki yaşamış kadınlarda ise bu vücut tarafından tanınmıştır ve hissedilir. Genelde ya klitoris (bızır) elle okşanır veya iki bacak açıp kapanarak sıkıştırılır veya kadına zevk verebilecek bir şeye sürtülür. Bakire olan kadınlar genelde bu şekilde mastürbasyon yaparlar. Ve bunun kızlık zarına hiç bir zararı yoktur.
Daha az olarak klitoris okşanırken vajen girişine parmakla baskı uygulanabilir veya vajen girişi veya küçük dudaklar okşanabilir. Bunun da kızlık zarına hiç bir zararı yoktur. Ve bazı bayanlar kızlık zarı olmayanlar veya önemsemeyenler vajen içine parmak veya parmaklarını sokarlar veya içeriye doluluk hissi verebilecek herhangi bir şey (deodorant kutusu,salatalık,muz,kalem gibi) kullanırlar.
Son zamanlarda ülkemizde de bulunan yapay penisler de veya titreşim sağlayan bazı seks oyuncakları da yaygın olarak kullanılmaktadır. Bazı bayanlar ise hem klitorise sürtünme veya baskı hem de vajen içine doluluk sağlayarak mastürbasyon yaparlar. Duşta basınçlı suyun klitorise tutulması ile mastürbasyon ise bayağı yaygın bir yöntemdir, bu da kızlık zarına zarar verir

Kadınların ruhsal sorunları

Kadınların ruhsal sorunlarının neler olduğunu, nedenlerini, sonuçlarını ve bu sorunların birbirleri ile olan ilişkilerini incelemektir.

Sağlık varoluşun relatif bir durumu olup, çok yönlüdür ve kişiye spesifiktir. Dünya sağlık örgütü sağlığı sadece hasta olmama hali olarak değil, fiziksel, ruhsal ve sosyal olarak iyi olma olarak tanımlamaktadır. Kadınlar için major sağlık problemi ruhsal sağlıktır. Gelişmiş ülkelerin bir çoğunda kadınların erkeklerden daha çok yaşamalarına rağmen, daha fazla akut ve kronik hastalık bulgusu gösterdikleri; sağlık servislerini daha çok kullandıkları gözlenmiştir. Bu nedenle de kadın sağlığı ayrı bir dal olarak ele alınmaya başlamıştır.

. Ruhsal yaşam üç çeşit olayın bir araya gelişi ile oluşur.
. Cognitive olaylar ( algılama, düşünme)
. Affektif olaylar ( duygu, ruh hali, hisler)
. İletişimsel olaylar ( kişilerin birbirleri ve çevre ile olan ilişkileri)

Bu olayların tümünün katkısı ile oluşan kişilerin karakterleri ise sosyal çevre ile olan iletişimi sağladığından, mental sağlığın belirleyici bir faktörü haline gelmektedir.

Toplumun normal ya da alışılmış kabul ettiği olaylar ve durumlar sıklıkla kadınların ruhsal sağlık problemlerinin oluşumunda rol oynar. Örneğin kadınlar evliliklerinde, akraba ilişkilerinde, doğum, çocuk yetiştirme, boşanma, yaşlanma, eğitim ve iş ilişkileri içinde bir çok problemle karşı karşıyadırlar. Bu problemler, karşısında toplumun normal kabul ettiği çözümler, objektif bakıldığında, kadına olması gerekenden daha fazla görev yüklemektedir. Doğal olarak da fiziksel ve ruhsal yönden kadınlar etkilenmektedir.

Günümüzde hala bir çok gelişimsel ve psikolojik teoriler erkeklerin yaşantılarını, tecrübelerini normal kabul etmektedir. Bir çok durumda subjektif olabilen toplum normlarına göre aynı olaylar karşısında erkeklere göre kadınların gösterdikleri farklılıklar negatif olarak değerlendirilmekte ya da ihmal edilmektedir.

Kadınlar ve erkekler arasındaki farklılıklar birinin diğerinden daha zayıf olduğu anlamına gelmez. Aksine kadın ve erkeğe daha üst düzeyde sağlık standardı sağlayabilmek için aradaki farklılıkların tanımlanması ve yeni normların belirlenmesine ihtiyaç vardır.

Ruhsal Sağlık Problemlerinde Cinsiyet Farklılığı
Bir dizi çalışma kadınların mental sağlık problemlerinden daha çok etkilendiklerini ve kadınların hassaslıklarının, incinebilirliklerinin toplum içindeki rolleri, işleri ve evlilikleri ile yakın ilişkili olduğunu göstermiştir.

1983 yılında Avustralya’daki bir çalışmada 357.000 kadına karşılık, 197.000 erkeğin mental sağlık problemi olduğu bildirilmektedir.

Batılı toplumlarda kadının rolünü araştıran bir çalışmada kadınların erkeklerden daha fazla emosyonel problemlere sahip olduğu saptanarak, nedenleri şu şekilde sıralanmıştır:

1. Erkekler kendilerini tatmin eden iş ve aileye sahip iken, kadınlar sadece aileye sahiptirler.
2. Ev işleri ve çocuk yetiştirmek oldukça yorucu ve yıldırıcı işlerdir.
3. Ev kadınının rolü tam olarak belirli ve görünür değildir.
4. Evli bir kadının çalıştığı pozisyonlar erkeklerden daha az tatmin edici pozisyonlardır.

Yukarıdaki durumlarla mücadele eden kadının hedefi açık değildir. Radikal mücadele toplum tarafından hoş görülmez. Toplumun tabularına saldırı olarak algılanabilir. Aynı çalışma, evli kadınların evli erkeklerden daha çok mental sağlık problemlerinin olduğunu, ancak bekarlar arasında ise erkeklerin mental sağlık problemlerinin fazla olduğunu göstermiştir.

Bir çok psikiyatrik hastalık kadınlarda daha sık görülmektedir. Ancak yaygınlığı göz önüne alındığında üzerinde en fazla durulması gerekenlerden birisi depresyondur. Bir çok batılı ülkede kadınlar arasında en yaygın psikiyatrik problemdir.

Bunun nedenleri şunlardır :
Depresyondan her iki cins eşit olarak etkilenmesine rağmen, kadınlar daha çok yardım aramaktadır.

Kadın seks hormonları ve kromozomal faktörler, biyolojik olarak fark yaratabilir. Örneğin bipolar bozuklukların X’e bağlı olduğu yolunda bulgular vardır.

Yaşamdaki streslerin sosyal etkileri, yıpratıcılığı, destek yokluğu, kadının toplumdaki rolünün ağırlığı depresyonu uyarıcıdır.

Streslerin yönü ve kabul şekli önemlidir. Ailesindeki erkekleri alkol kullanan ya da anti sosyal kişilik yapısına sahip olan kadınlarda depresyona eğilim daha fazladır. Erkekler, sıkıntılarını farklı yönlere yönlendirebilirler. Erkekler arasında suisid oranının daha yüksek olmasına karşılık, suisid girişiminde bulunan kadın sayısı daha yüksektir.

Kadının Mental Sağlığının Psikososyal Belirleyicileri
Fakirlik ve sosyal durum :
Kadın sağlığı konusundaki çalışmalar; fakir kadınlarda erkeklere göre depresyonun daha sık görüldüğünü (2/3 ü kadın hasta) vurgulanmaktadır.

İki grup kadın yoksulluktan en fazla etkilenir. Bunlar, yaşlı kadınlar ve eşi olmayan çocuklu kadınlardır.

Birden fazla rolün birarada olması (Multiple roller) :
Kadının profesyonel olarak çalışması ile ev kadınlığı görevi birbiri ile çatışmakta kadında stress ve depresyon başta olmak üzere bir çok probleme yol açmaktadır. Evine daha fazla zaman ayırmak zorunda olan kadının mesleki olarak güçlüklerle karşılaşması veya tersi her coğrafi bölgede karşımıza çıkabilmektedir.

Çalışan bir kadın ev işlerine ortalama 3 saat, çocuklarına 50 dakika zaman ayırırken, bu süre erkeklerde ortalama 17 ve 12 dakika olarak bulunmuştur.

Evlilik :
En iyi mental sağlık evli ve işi olan erkeklerde izlenirken, en kötü mental sağlık evli ev kadınlarında görülmektedir. Bekar, dul veya boşanmış kadınlarda mental sağlık daha iyidir.

Ancak ev kadınlığı ile meslek konusu hala tartışmalıdır ve bu konuda iki teori vardır :
Meslek ve ev işi sağlığı pozitif olarak etkiler, sosyal yaşamı canlandırır.

Meslek ve ev işi birbiri ile çatışır, ev ve çevreye karşı kadını stresse sokar.

Kırsal kesim veya kentte bulunma göz önünde bulundurulması gereken bir faktör olarak karşımıza çıkar. Kırsal kesimler, geleneksel ev kadınlığını benimserken, kentlerde meslek ön plandadır.

Meslek sahibi olmamak, kısal kesimde stres unsuru değildir. Oysa kentlerde ekonomik ve sosyal açıdan stres yaratan bir faktördür.

Fiziksel ve seksüel şiddete maruz kalma :
Kadının yaşam boyunca maruz kalabileceği şiddet kısaca şöyle sınıflanabilir :

. Çocuklukta seksüel tecavüz;
. Erişkinlikte seksüel tecavüz;
. Fiziksel şiddet;
. Fiziksel şiddet ve seksüel tacizin %90 ından fazlası aile bireyleri tarafından uygulanmaktadır.

Seksüel tecavüzün etkileri; kısa dönemde korku, depresyon ve intihar. Uzun dönemde ise çeşitli mental bozukluklardır.

Mental Sağlığı Etkileyen Diğer Faktörler
Kadınlar ruhsal sağlık gereksinimi olan major grupturlar ve özel servise gereksinim duyarlar. Bu gereksinim kadınların yaşam sikluslarına baktığımızda daha iyi anlaşılabilir. Çocukluk döneminde çocuk seksüel tacizi önemli bir problemdir. Ergenlik döneminde kızların psikolojik problemleri menstruasyon, premenstruel gerilim ve doğum kontrol ile birlikte ortaya çıkar. Yine bu dönemde maruz kalınan şiddetli fizik ve seksüel taciz, psikiyatrik hastalıklara yatkınlığı arttırır. Herhangi bir dönemde bebeğin kaybı kadının emosyonel durumunu etkileyen ve etkisini uzun yıllar devam ettiren bir faktördür. Postpartum stress, annelik stressi, özellikle özürlü çocuk sahibi olma v.b. faktörler ile menapoz, kadın genital organlarına yönelik cerrahi ( histerektomi, mastektomi ) stressi provoke eden faktörlerdir.

Menstruel siklus :
Normal kadında menstruel siklusun stresse hassas olduğu yapılan bir çok çalışma ile gösterilmiştir. Katekolaminler biyolojik stressör olarak en yüksek seviyeye menstruasyonun luteal fazında ulaşır. Aynı dönemde östrojen ve progesteron da yüksek seviyelerdedir.

Premenstruel sendrom :
Luteal fazdaki hormonal defekte, özellikle östrojen ve progesteron imbalansına bağlı olduğu yolunda kuvvetli bulgular vardır. Bu imbalans negatif duygu durumu, kontrol edilemeyen davranışlar ve fiziksel rahatsızlıklara yol açar. Menstruasyondan on gün önce başlayıp, menstruasyon ile son bulur. Ancak son yıllarda yapılan çalışmalarda hormonal defekt olduğu ispat edilememiştir.

Annelik :
Çoğu kadın için hamilelik stress faktörüdür.Hamilelik sırasında ve doğum sonrası kadının anneliğe adaptasyonu stressin asıl kaynağıdır.

Bunun yanısıra çevrenin kadından iyi bir anne olmasını beklemesi stressi arttırır. Epidemiyolojik çalışmalar, kadın yaşamındaki psikyatrik hastalık riskinin doğumdan sonra 12 ay boyunca en yüksek olduğunu göstermektedir.

Postpartum psikolojik bozukluklar :

1. Postpartum blues (üzüntü, ağlama)
2. Postpartum depresyon
3. Anne çocuk ilişkisi bozuklukları

Postpartum blues :
Semptomlar, doğumdan sonraki ilk on gün içinde oluşur ve kaybolur. İlk 3-5 günde pik yapar. Semptomlar saatler ve günler sürer. Fakat 10 günden önce kaybolur. Bunlar ağlama, depressif duygu durumu, labilite, uyku bozuklukları, anksiyete, irritabilite, konfüzyon ve kognitif bozukluklardır. İnsidansı % 15-84 arasındadır.

Yazarların çoğunun kanısı benign ve geçici bir rahatsızlık olduğu yönündedir. Empati, açıklama ve destek gerektirir.

Postpartum depresyon :
Gittikçe artan oranlarda görülmektedir. Tabiatı gereği sıklıkla tanınamamaktadır. O sıradaki diğer faktörler, karşılaşılan zorluklar bunu örtmektedir. Bunun erken dönem tanı ve tedavisi, mümkünse önlenmesi, kadının mental sağlığını olumlu yönde etkileyecektir.

Bulguları, labil duygu durumu, çocuğa karşı anksiyete, çocuğa yeterli ilgi ve şefkati gösterememe, suçluluk duygusu, sosyal izolasyon, yetersizlik hissi vb. dir.

Bu anksiyete somatik duygularla kendini gösterir. Bunun sonucunda, anoreksi, şişmanlık, seksüel soğukluk olabilir.Semptomların yoğunluğu günden güne değişir. Sıklığı ise postpartum 3 ay, % 10-14, postpartum bir yıl içinde de % 20-22 dir.

Anne çocuk ilişkilerinde bozukluk :
Mental sağlığı etkileyen bir diğer önemli faktördür. Son çalışmalar, doğan her 10 çocuktan birinin annenin depresyonundan etkilendiğini ve depressif olduğunu göstermiştir. Bu çocuklar depresyon açısından bakıma muhtaçtırlar.

Annedeki geçici depresyon, çocuğun gelişimini de olumsuz olarak etkiler. Bu da çocukta dil gelişimi ve kognitif fonksiyon bozukluğu olarak kendini gösterir.

Anne ve çocuk arasındaki iletişim bozuklukları şunları içerir :

Gecikmiş bağlantı kurma : Her 10 çocuktan birinde görülür.
Çocuğa karşı obsesyonel davranışlar : %10
Çocuğu reddetme : %10
Çocuğa karşı boşvermişlik ve kötü davranma : %0.1 Ailedeki şiddet, evlilik uyumsuzluğu gibi faktörler bunu provoke eder.
Çocuğu öldürme : 1/50.000

Histerektomi :
Jinekolojik cerrahi, kadında belli başlı bir stess kaynağıdır. Çünkü operasyon cinselliğini ve kadın kimliğini belirleyen organlara karşı uygulanmıştır.

Bu stress özellikle histerektomiden sonra kendini gösterir.

Menapoz :
Kadınlarda 50-52 yaş arası döneme denk gelen ve kadının mental sağlığının etkilendiği bir diğer önemli periyottur.

Ortalama yaşın 80 yıla yakın olduğu batı ülkelerinde kadınlar, yaşamlarının üçte birini menapozda geçirirler. Kadınlarda ileri yaş, başlı başına bir problemdir. Batılı ülkelerde 75 yaş civarı kadınların çoğunluğu duldur. Avustarlya’da yapılan bir çalışmada 80 yaş civarında her 100 kadına karşılık 47 erkek olduğu saptanmıştır.

Yaşlanma :
Çalışmalar göstermiştir ki, kadınların uzun yaşaması, ekstra harcama ve sağlık hizmeti gerektirmektedir. 85 yaş ve üstü kadınlarda nörolojik hastalıklar yoğun olarak görülür.

ABD’de parasız bakılan yaşlıların %72 si kadındır.

Sonuçlar
Kadınlar, ruhsal sağlık problemlerinden evlilik, iş ve sosyal çevre nedeni ile erkeklere oranla daha fazla etkilenmektedirler.

Kadınların ruhsal sağlığı; sosyal, politik ve ekonomik durumdan ayrı olarak düşünülemez.

Kadın yaşantısında stresse daha fazla maruz kalmaktadır. Bunun nedenleri, toplumun kadına eş, anne, kız çocuğu, kızlık, işçi veya meslek gibi çok sayıda sorumluluğu bir arada yüklemesidir.

Kadının stress karşısındaki davranış ve cevabı erkeklerden oldukça farklıdır.

Kadının cinselliğinden ve annelik ile ilgili görevlerinden kaynaklanan potansiyel stressleri de unutmamak gerekmektedir.

Kadının yaşamı boyunca mental sağlık konusunda yüksek morbidite oranlarına sahip olmasının nedenleri, yukarıda belirtilen biyososyal olaylar göz önüne alındığında kolayca anlaşılabilmektedir.

ingiltere vizesi ingiltere vizesi- ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi ingiltere vizesi